Gamze Ulucan ve Birgül Ulucan, tüm deneyim ve tecrübelerini aktardıkları NeoBloom’da ‘Luxury Beauty’ algısıyla dürüst ve samimi bir hizmet sunuyor. Kurucularından hikayesini dinlediğimiz NeoBloom’un yolculuk hikayesi…

Türkiye’ye getirdiğiniz markaların hikayelerini anlattığınız ve koku dünyasıyla ilgili içerikler yayınladığınız NeoBloom’dan biraz bahseder misiniz? Platformun ilk ortaya çıkışı nasıl oldu? 

2010 yılında Nişantaşı’nda Türkiye’nin ilk niş parfüm butiği olan La Déesse’i açtık. Kişiye özel düzenlediğimiz parfüm workshoplarının yanı sıra yüzlerce yeni parfümle birçok ilki gerçekleştirdik. Parfümün bir sanat olduğunu anlatmak için çok bilgilendik ve tecrübelendik. Yıllar içerisinde esans üreticilerinin parfümörleri ile çalışmak, La Déesse’de 500’e yakın kişi ile birebir kişiye özel parfüm workshopları düzenlemek ve 13 yıldır distribütörlüğünü yaptığımız başta Maison Francis Kurkdjian, Acqua di Parma, Ex Nihilo olmak üzere pek çok markanın yaratıcıları ile çok yakın ilişki içerisinde paylaşımlarda bulunmak bizi parfümlerin aslında akan hayattaki bazı anlardan, duygulardan, mekanlardan, durumlardan ilham alınarak şişeye aktarılan sanat eserleri olduğunu tekrar ve tekrar gösterdi. Bunu küçük butiğimizden ilgili kişilere aktarmayı çok seviyorduk.

Bildiklerimiz ve paylaşmak istediklerimiz daha da arttıkça La Déesse kalıbımıza sığamadık ve genişlemek istedik. La Déesse, NeoBloom’a dönüşümüne bu şekilde başladı. Yeni ‘Luxury Beauty’ algısı üzerinden kişilerle dürüst ve samimi bir iletişim kurma isteği, Neo Bloom’un en önemli değerlerinden biri oldu. Bildiklerimizi, öğrendiklerimizi paylaşmak ve açık fikirlilikle bu dünyaya dair iki yönlü bir iletişimde olmak en arkasında durduğumuz konular.

NeoBloom’da her ay belirlediğimiz bir tema üzerinden bir seçki (curation) ile geliyoruz. Sunduklarımızı üç ana başlık altında topluyoruz: Keşif, Deneyim ve Ürünler. Keşif ile aylık olarak farklı disiplinlerden, kültürlerden ve duygulardan beslenerek genişleyen ufkumuz, kokuların izini süren yolculuklar, nefis bilgiler, ilham durakları ve daha fazlası için bir kazı alanından bahsediyoruz. Deneyim kısmı her ayın belirlenen gündemine dair düzenlediğimiz etkinlikleri kapsıyor. Ürünlerimiz ise 13 yıllık geçmişimiz boyunca lüks güzellik ve bakım anlayışının en iyi oyuncularının hem yeni hem de klasikleşen koleksiyonlarının parçaları.

NeoBloom ile aslında, güzellik algısını farklı alanlardan konuşabilecek kişiler arıyoruz. Bunları bir arada farklı ufuklara yelken açtığımız ortamlarda konuşmak, bu ortamları yaratmak ve hepsinden önemlisi, bir araya gelmek bizi heyecanlandırıyor.

Lüks parfüm ve cilt bakımı distribütörlüğü dışında ne gibi projeleriniz var?

Biz geçtiğimiz 13 yıl içerisinde kokunun bulunduğu birçok alanda iş birlikleri ve projeler yarattık. Mağaza kokulandırmasından, kolonya, kokulu ev ve vücut ürünlerine kadar baştan sona projeleri tasarlayıp üretim süreçlerini tamamlıyoruz. Cam ürünlerinden, tekstil ürünleri satan firmalara kadar müşterilerimiz geniş yelpazede. Büyük firmalar ile çalışıyoruz. Bunun dışında şarapların içindeki kokuları keşfetmek için yarattığımız ‘Beyond Wine’ seti gibi koku ve tat duyusunu bir araya getiren etkinlikler de düzenliyoruz. Bunlardan en sevdiğimiz ‘The Nose meets The Chef’ etkinliğimiz. Burada parfümör Vedat Ozan ile beraber belirlenen parfüm hammaddelerinden ilham alınarak şefimiz tarafından özel bir tadım menüsü hazırlanıyor. Menüdeki tasarlanan bu yaratıcı yemekler konuklara detaylı anlatımlarla birlikte sunuluyor.

Bir de duyuları ve özellikle koku duyusunu kullanarak çocuklar ile birlikte sevgiyi keşfetme yolculuğuna çıkıyoruz. Bunun ile ilgili yakın zamanda daha çok bilgi vereceğiz.

Dünya çapındaki parfüm alanında çok özel markaları Türkiye’ye getiriyorsunuz. Bir kokuyu özel kılan sizce nedir?

Gamze Ulucan: Kokuyu özel kılan noktalar kişiden kişiye değişir. Kokunun kişiye hatırlattığı güzel hatıralar varsa belirli bir koku onda ayrı bir yere sahip oluyor. Koku seçimi geçmiş anılarından fark etmeden gelen içerikler ile de olabiliyor veya fark ederek o anlara gitmek için de tercih edilebiliyor.

Birgül Ulucan: Parfüm kullanırken onu özel kılan ne hissettiğiniz ve başkalarına da ne hissettirdiğiniz gibi unsurlar. Bunun yanı sıra bazı kişiler için kalıcılık da önemli bir yer tutuyor.

Koku ile alakalı insanların bilinçlenmesini istediğiniz konular var mı?

Parfümün bir sanat dalı olması ve parfümörün sanatçı olup her parfüm kullanışınızda bir sanat eseri ile temas ettiğinizi hissetmenizin deneyiminizi tamamen değiştireceğini düşünüyoruz. Parfümlerde de aynı müzikte olduğu gibi notalar var. Tekil bir kokunun ismi olan notaların da bir araya gelmesiyle akorlar oluşuyor. Böylelikle bambaşka kokulara dönüşüyorlar.

Başka bir nokta ise kokunun duygu durumunuzu anında değiştirebilecek kadar güçlü ve etkili bir duyu olması. Koku alma duyusu 24 saat boyunca çalışıyor. Normal şartlarda duyularımıza gelen uyarılar önce beynimizde bilişsel bir süzgeçten geçerek bellek ve duygu durum işleme merkezimize yönlendiriliyor ama kokuda durum farklı. Burada süzgeçten geçme durumu ortadan kalkıyor ve direkt olarak bellek ve duygu durum işleme merkezimize yöneliyor. Bu da kokulara verdiğimiz reaksiyonların duygu yoğunluğu olan tepkiler olduğunu gösteriyor. Yıllar sonra burnumuza gelen bir koku bizi seneler öncesinde çocukluğumuzda yaşadığımız bir ana götürebiliyor.

Kendisi için doğru parfümü seçmek isteyen birine ne gibi önerileriniz olurdu? Siz parfümlerinizi nasıl seçiyorsunuz?

G.U: Parfümü seçerken, kişinin kokuyu deneyip bir süre onunla vakit geçirmesini öneririm çünkü parfüm zaman içerisinde değişen bir yapıya sahip. Kişi, bu şekilde kokuyu deneyimleyerek kendisine uygun olup olmadığını anlayabilir. Ben ruh halime göre parfüm kullanmayı tercih ediyorum fakat yağmurlu bir günde daha sıcak hissiyatlı amberli, baharatlı kokular kullanırken, yazın daha narenciyeli kokuları tercih ediyorum.

B.U: Benim için parfüm görünmez ama bir o kadar da dikkat çekici bir aksesuar dolayısıyla doğru kokuyu seçebilmek çok önemli. Kokuyu deneyip zaman geçirmenin yanı sıra dış yönlendirmelerden etkilenmeyip kendine yakışan kokuyu seçebilmek gerekiyor çünkü aynı parfüm iki farklı insanda çok başka şekilde kokabiliyor. Ben mevsime göre parfüm seçmeyi daha çok seviyorum. Yazın daha narenciyeli ve beyaz çiçekli kokuları tercih ederken, kış aylarında ve bazen özel gecelerde daha yoğun olan oud, hibiscus gibi hammaddeli kokuları tercih ediyorum.