
Seyahat Yazarı Kamil Biroğlu
Colmar’a adım attığınız anda sanki tarihle günümüz arasında sıkışmış küçük, renkli bir masal dünyasına giriyorsunuz. Ahşap kirişli evler, dar sokaklar ve kanallar öylesine güzel korunmuş ki, yürürken bir an için Orta Çağ’a ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. Şehrin kökleri Roma dönemine kadar gidiyor ama en çok Fransız ve Alman kültürünün harmanlandığı o özel atmosferiyle kendini sevdiriyor. Sokaklarda dolaşırken hem düzenli hem sıcak bir şehir hissi veriyor; sanki her köşede yeni bir sürpriz sizi bekliyormuş gibi. Müzeleriyle, meydanlarıyla ve her adımda karşınıza çıkan renkli evleriyle Colmar, Alsace’ın neden en çok sevilen şehirlerinden biri olduğunu çok net gösteriyor.
Ama işin en büyülü kısmı, Colmar’ın Noel zamanı tamamen başka bir kimliğe bürünmesi. Kasım sonundan itibaren ışıklar yakılıyor, meydanlara ahşap stantlar kuruluyor ve şehir bir anda dev bir Noel köyüne dönüşüyor. Sıcak şarabın kokusu sokaklara karışıyor, el yapımı süsleme tezgahları gözünüzü kamaştırıyor, her köşe kartpostal gibi ışıl ışıl oluyor. Özellikle Petite Venise bölgesi bu dönemde o kadar büyüleyici ki, fotoğraf çekmeye doyamıyorsunuz. Colmar her mevsim güzel ama Noel zamanı, gerçekten insanın çocukluğuna dokunan o masalsı yanıyla unutulmaz bir deneyime dönüşüyor.
Hazırsanız, Colmar’da harika bir gezintiye başlıyoruz.
1. Özgürlük Heykeli
Colmar’a yaklaşırken sizi şaşırtacak ilk manzara, yol kenarında yükselen Özgürlük Heykeli’nin kopyası oluyor. Bu heykelin burada olma sebebi, orijinalini tasarlayan Auguste Bartholdi’nin Colmar doğumlu olması. Heykel, Colmar Havaalanı yakınında Route de Strasbourg üzerinde ziyaretçilere hoş bir karşılama sunuyor.
2. Petite Venise
Colmar’ın kartpostal gibi görünen Petit Venise bölgesi, renkli Alsace evleri ve içlerinden süzülen kanallarıyla şehrin en çok ziyaret edilen noktası. Lauch Nehri üzerinde ilerleyen su yolları ve “kurabiye ev” görünümündeki yapılar burada yürürken masalsı bir atmosfer yaratıyor. Evlerin renklerinin eskiden insanların mesleklerini anlamasına yardımcı olduğunu öğrenmek bölgeyi daha anlamlı kılıyor. Kapılardaki oyma kalpler ve baklava şekilleri ise geçmişteki evlilik geleneklerinin ne kadar ince düşünülmüş olduğunu gösteriyor. Noel zamanı geldiğinde kanal boyunca kurulan stantlar, ışıklandırmalar ve sıcak şarap kokusu Petite Venise’i adeta bir yılbaşı masalına dönüştürüyor; çocuklar için minik etkinlikler ve dönme dolap da ayrı bir keyif katıyor.
3. Marché Couvert
Petite Venise’in hemen yanında yer alan Marché Couvert, hem yerel hayatı gözlemlemek hem de Alsace lezzetlerini tatmak için ideal bir durak. 1865’te inşa edilen bu pazar, 2010’da yenilenerek modern ve ferah bir görünüme kavuşmuş. İçeride taze sebze–meyve tezgâhlarından yöresel peynir ve şarapların satıldığı küçük dükkânlara kadar pek çok seçenek bulabiliyorsunuz. Atıştırmalık bir şeyler almak veya kısa bir mola vermek için çok uygun bir nokta. Pazarın çevresini saran renkli evler ve kanal görüntüsü de fotoğraf için çok güzel kareler sunuyor.
4. Koifhus (Ancienne Douane – Eski Gümrük Evi)
Rue des Marchands üzerinde yer alan Koifhus, Colmar’ın geçmişteki ekonomik merkezlerinden biri olarak 15. yüzyılda inşa edilmiş. Bir dönem gümrük, depo ve meclis binası olarak önemli bir rol üstlenmiş. Günümüzde ise halk etkinliklerine ve dönemsel sergilere ev sahipliği yapıyor. Binanın merdivenlerine çıkınca karşınıza Colmar’ın en ikonik fotoğraf noktalarından biri çıkıyor; özellikle de karşıdaki Au Vieux Pignon’un süslü cephesi oldukça dikkat çekici. Noel döneminde Koifhus avlusunda kurulan küçük ama çok keyifli bir Noel pazarı oluyor ve burada el yapımı süsler bulmak mümkün. Bu bölge özellikle yılın bu döneminde ışıklar ve dekorasyonlarla büyüleyici bir atmosfere bürünüyor.
5. Bartholdi Müzesi
Colmar doğumlu heykeltıraş Auguste Bartholdi’ye adanmış bu müze, sanatçının yaşamına ve eserlerine yakından bakma fırsatı sunuyor. Özgürlük Heykeli’ni tasarlayan isim olması nedeniyle hem Fransa’da hem de ABD’de oldukça önemli bir figür. Müze, Bartholdi’nin çocukluk yıllarından büyük projelerine kadar geniş bir arşiv sunuyor. Ev atmosferi korunarak düzenlenen odalarda maketler, çizimler ve kişisel eşyalar sergileniyor.
6. Pfister Evi (Maison Pfister)
Colmar sokaklarında yürürken dış cephesindeki fresklerle hemen dikkat çeken Pfister Evi, 1537 yılında inşa edilmiş büyüleyici bir yapı. Fresklerde İncil’den sahneler, Eski Ahit motifleri ve Alman imparatorlarının portreleri bulunuyor. Ev aslında bir şapkacı için yapılmış olsa da adını 19. yüzyılda burada yaşayan Pfister ailesinden almış. Ahşap balkonları ve köşeli kule yapısı bu evi Alsace’nin en güzel örneklerinden biri haline getiriyor. Noel döneminde de evin çevresi ışıklarla süslendiği için ziyaret daha da keyifli hale geliyor.
7. St. Martin Kilisesi
Colmar’ın merkezinde yükselen St. Martin Kilisesi, Gotik mimarisiyle kasabanın siluetine karakter katan yapılardan biri. Halk tarafından “katedral” olarak anılsa da teknik olarak bir kilise. Yapımı 130 yıldan fazla sürmüş ve bu nedenle farklı dönemlerin mimari izlerini taşıyor. İçerideki vitraylar, taş işçiliği ve sütunlar oldukça etkileyici bir atmosfer yaratıyor. Kilisenin çevresi de gün boyu hareketli olduğu için Colmar’ı hissetmek adına güzel bir durak. Noel zamanında meydan bambaşka bir şölene dönüşüyor ve kilisenin önünde kurulan pazar çok canlı bir ambiyans sunuyor.
8. Dominicain Kilisesi
Gotik mimarinin bir diğer güzel örneği olan Dominicain Kilisesi, özellikle renkli vitray pencereleriyle dikkat çekiyor. 14. yüzyılda tamamlanan yapı, hem kilise hem de manastır olarak hizmet vermiş. İçerideki sade ama etkileyici atmosfer, dışarıdaki hareketli sokaklardan uzaklaşıp kısa bir soluklanmak için oldukça ideal. Aynı zamanda antik el yazmalarıyla ünlü belediye kütüphanesi de burada bulunuyor. Noel zamanı burada kurulan Pazar bölgenin en büyük pazarı oluyor. El işi süsler, yılbaşı dekorları, hediyelik eşyalar ve Alsace’a özgü el sanatları bulabiliyorsunuz.
9. Kafalar Evi (Maison des Têtes)
Dış cephesindeki 100’den fazla oyma kafa figürüyle Colmar’ın en ilginç yapılarından biri Kafalar Evi. 1609 yılında inşa edilen bu bina Alman Rönesansı’nın güzel bir örneği. Her bir kafa figürü farklı bir karakteri temsil ediyor ve detaylara bakınca mimarın ne kadar ince işçilik uyguladığı anlaşılıyor. Hansi Müzesi’yle karşı karşıya olduğu için iki yapıyı birlikte gezmek oldukça pratik. Günümüzde restoran ve otel olarak kullanılan yapı sokakta yürürken hemen dikkatinizi çekiyor. Noel döneminde binanın ön cephesi ışıklarla süslendiğinde daha da etkileyici bir görünüm kazanıyor.
10. Hansi Evi ve Müzesi
Alsace kültürünün en önemli isimlerinden biri olan Hansi’nin hayatına adanmış bu müze Colmar’da mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Hansi’nin çocukluğundan sanat yaşamına kadar birçok eseri ve kişisel eşyası burada sergileniyor. Alman yönetimine karşı eleştirel çizimleriyle tanınan Hansi’nin hikayesini öğrenmek bölgeyi daha iyi anlamanızı sağlıyor. Müzede tabelalar, resimler, porselenler ve el yazmaları gibi pek çok ilginç obje bulunuyor.. Noel zamanı burası da ışıklarla süslendiği için müze çevresi tam bir yılbaşı kartpostalına dönüşüyor.
11. Unterlinden Müzesi
13.yüzyıldan kalma bir manastırda yer alan Unterlinden Müzesi, Colmar’ın en kapsamlı kültür duraklarından biri. Orta Çağ tabloları, heykeller ve geleneksel el sanatları koleksiyonlarıyla zengin içerik sunuyor. Müze aynı zamanda çağdaş sanat bölümüne de sahip; burada Monet, Picasso ve Braque gibi önemli isimlerin eserleri görülebiliyor. Müzenin geniş avlusu, özellikle sakin bir mola için çok hoş bir ortam sağlıyor.
Colmar’dan ayrılırken hâlâ gözlerimin önünde canlanan o renkli evler ve dar sokaklar beni büyülüyor. Her köşe başı ayrı bir sürpriz sunuyor; küçük detayları fark etmek, evlerin tarihini ve mimarisini keşfetmek büyük bir keyif. Kanalların üzerindeki yansımalar ve taş sokakların havası, burayı sadece görmekten öte hissettiriyor. Colmar, sadece Noel zamanı değil her mevsim gezip, farklı tatlar alabileceğiniz türden bir şehir.
Colmar Yeme İçme Önerileri
Winstub La Petite Venise
Petite Venise bölgesinin tam kalbinde yer alan bu geleneksel winstub, Alsace mutfağını denemek için en doğru adreslerden biri. İçeri girdiğinizde ahşap süslemeler, küçük lambalar ve samimi ortam sizi hemen sarıyor. Menüsünde tarte flambée, choucroute ve ördek gibi yöresel tatlar bulunuyor. Kanal manzarasına yakın konumu, özellikle akşam saatlerinde çok romantik bir atmosfer sunuyor. Servis hızlı ve güler yüzlü olduğu için hem yerel tatları keşfediyor hem de kendinizi evde gibi hissediyorsunuz.
L’Atelier du Peintre
Biraz daha şık ve özel bir yemek arıyorsanız L’Atelier du Peintre doğru adres. Michelin tavsiyeli bu restoran, modern Fransız mutfağını hem yaratıcı hem de zarif bir sunumla bir araya getiriyor. Menüde mevsimsel ürünlere göre hazırlanan tabaklar bulunuyor ve her biri adeta küçük bir sanat eseri gibi. İç mekânı sade ama şık bir tasarıma sahip olduğu için özel akşam yemeklerine çok uygun.
La Sorbetière d’Isenheim
Colmar’da tatlı molası vermek için en doğru adreslerden biri olan La Sorbetière d’Isenheim, özellikle doğal içeriklerle hazırlanan dondurmaları ve ev yapımı tatlılarıyla ünlü. İçeri adım attığınız anda taze waffle kokusu ve vitrindeki renk renk dondurmalar insanı hemen cezbeder. Mekân küçük ama sıcak bir atmosfere sahip olduğu için, hem hızlı bir tatlı molası hem de sakin bir oturma deneyimi için uygun. En çok tercih edilen lezzetleri arasında fıstıklı dondurma, tuzlu karamelli sorbe ve mevsimsel meyve tatları bulunuyor.





