
Masalsı bir şehir arıyorsanız, Annecy tam da o tanıma uyan yerlerden biri. Alpler’in eteğinde, tertemiz bir gölün kıyısında ve romantik kanallarla çevrili bu şehir, adeta bir tabloyu andırıyor. Orta Çağ’dan bu yana korunan tarihi dokusu ve taş döşeli sokaklarıyla kendinizi zamanda yolculuk yapıyor gibi hissediyorsunuz.
Seyahat Yazarı Kamil Biroğlu

“Alpler’in Venedik’i” olarak anılması boşuna değil; suyla iç içe geçmiş dar sokaklar, pastel renkli evler ve çiçekli köprüler tam bir görsel şölen sunuyor. Eski Şehir (Vieille Ville), yüzyıllar öncesine uzanan mimarisiyle kültürel açıdan da oldukça zengin. Şehir ayrıca Savoy Dükalığı döneminden kalma kaleleri, kiliseleri ve müzeleriyle tarih meraklılarını da cezbediyor. Sabahları göl kıyısında sessiz bir yürüyüş, akşamları ise sokak lambaları altında Eski Şehir’de kaybolmak burada yapılacak en güzel şeylerden. Annecy; doğa, tarih ve sakinlik arayanlar için eşsiz bir kaçış noktası.
Annecy’ye Ulaşım
Annecy’ye ulaşım oldukça kolay ve keyifli. Fransa’nın büyük şehirlerinden trenle rahatça ulaşılabiliyor; örneğin Lyon’dan yaklaşık 2 saatlik bir yolculukla bu şehre varabilirsiniz. Cenevre’den ise araba ya da otobüsle sadece 1 saatte Annecy’ye ulaşmak mümkün.
Alpler’in eteğinde yer alan bu masalsı şehirde 1 günde Annecy’nin tarihini, doğasını ve lezzetlerini birlikte keşfe varsanız, başlıyoruz!

1. Annecy Tarih Müzesi (Palais de l’Île)
Thiou Nehri üzerindeki bu ikonik yapı, Annecy’nin en çok fotoğraflanan noktalarından biri. Tarih boyunca mahkeme, darphane ve hatta hapishane olarak kullanılmış. Günümüzde ise bölge tarihini anlatan etkileyici bir müze olarak hizmet veriyor. İçeride yerel el sanatlarından mimari modellere kadar pek çok eser bulunuyor. Binanın kendisi bile başlı başına bir tarih dersi gibi. Giriş ücreti oldukça uygun ve çocuklar için ücretsiz olması aileler için avantaj. Şehrin kalbinde geçmişe açılan bir pencere gibi duruyor.
2. Eski Şehir (Vieille Ville)
Annecy’nin en canlı ve renkli bölgesi olan Eski Şehir, tarihi dokusunu koruyan taş sokaklarıyla dikkat çekiyor. Renkli cepheli evler, çiçekli balkonlar ve arnavut kaldırımlı yollar sizi hemen içine alıyor. Burası tamamen yayalara ayrılmış, bu da yürüyerek keşfetmeyi çok keyifli hale getiriyor. Küçük butik dükkanlar, yöresel ürünler satan tezgahlar ve taze meyve pazarları arasında gezinmek çok zevkli. Her köşe başında küçük bir sürpriz ya da fotoğraflık bir manzara sizi bekliyor. Sabah erken saatlerde ya da gün batımında gezmek çok daha huzurlu oluyor.

3. Thiou Köprüsü
Thiou Nehri üzerindeki bu küçük köprü, Eski Şehir’in en karakteristik noktalarından biri. Renkli evlerin ve suya yansıyan gökyüzünün manzarası burada çok daha etkileyici. Fotoğraf çekmek isteyenler için harika bir durak oluşturuyor. Özellikle sabah saatlerinde ışık yumuşak ve atmosfer oldukça romantik. Şehre “Fransız Venedik’i” denmesinin sebeplerinden biri de bu köprü ve çevresindeki manzara. Köprüde durup birkaç dakikalığına suyu izlemek bile insanı rahatlatıyor.
4. Église Notre Dame de Liesse
14. yüzyılda Gotik tarzda inşa edilen bu kilise, 19. yüzyılda Neo-Gotik dokunuşlarla yenilenmiş. İçerideki vitraylar, freskler ve ahşap heykeller oldukça dikkat çekici. Zarif ve sade havası insanı hemen içine çekiyor. Annecy Gölü’ne çok yakın olması, geziniz sırasında kolayca uğrayabileceğiniz anlamına geliyor. Yerel halk için önemli bir ibadet noktası olmasının yanında, huzurlu atmosferiyle turistleri de etkiliyor. Hem mimarisiyle hem de tarihiyle kısa bir mola için ideal.
5. Cathédrale Saint-Pierre
Gotik ve Rönesans tarzlarının birleşimi olan bu katedral, 16. yüzyıldan günümüze ulaşmış nadide yapılar arasında. Dış cephesi oldukça sade ama içeri girdiğinizde detaylar göz kamaştırıyor. Taş oymalar ve heykeller büyük bir ustalığın izlerini taşıyor. Barok tarzda yapılmış devasa orguyla da dikkat çekiyor. Gençliğinde burada org çalan Jean-Jacques Rousseau, bu yapıya farklı bir anlam katıyor. Sessizliği ve yüksek tavanlarıyla insanı adeta zamanın dışına taşıyor.

6. Jardins de l’Europe (Avrupa Bahçeleri)
Göl kıyısında yer alan bu büyük park, hem doğayla iç içe olmak hem de dinlenmek için ideal. Rengarenk çiçekler, gölgeli ağaçlar ve yürüyüş yolları huzur dolu bir atmosfer sunuyor. Yerli halk sabah koşuları ya da kitap okumak için burayı tercih ediyor. Çocuk oyun alanları, banklar ve küçük kafelerle herkes için bir şeyler var. Göl manzarası eşliğinde yürüyüş yapmak oldukça keyifli. Bahar aylarında çiçeklerin açmasıyla burası adeta tablo gibi oluyor. Özellikle gün batımında göl kenarında oturmak unutulmaz bir deneyim sunuyor.
7. Cadran Solaire (Güneş Saati)
Annecy’nin geçmişine dair sessiz ama anlamlı bir detay olan bu güneş saati, Avrupa Bahçeleri’nde yürürken karşınıza çıkıyor. Gölgeyle zamanı gösteren bu eski yöntem, zaman algımızı sorgulatıyor. Güneşin gökyüzündeki konumuna göre hareket eden sistem oldukça basit ama etkileyici. Bazı saatlerin üzerinde aylar ya da burç sembolleri de bulunuyor. Genellikle gözden kaçırılan bu detay, dikkatli bakarsanız sizi şaşırtabilir. 18. ya da 19. yüzyıldan kaldığı düşünülüyor.
8. Pont des Amours (Aşıklar Köprüsü)
Annecy’nin en romantik noktalarından biri olan bu köprü, Avrupa Bahçeleri ile göl arasında yer alıyor. Efsaneye göre burada öpüşen çiftler sonsuza dek birlikte kalırmış. Manzara gerçekten etkileyici: göl, dağlar ve yemyeşil park bir arada. Çevrede oturup manzarayı izlemek bile insana huzur veriyor. Özellikle akşam saatlerinde ışıklar ve gökyüzü burada çok güzel oluyor. Aşk dolu bir anı bırakmak isteyenler için güzel bir durak.
9. Annecy Gölü
Alplerin eteklerinde yer alan bu göl, berraklığı ve doğallığıyla göz kamaştırıyor. Avrupa’nın en temiz göllerinden biri olarak biliniyor. Yaz aylarında yüzmek ya da güneşlenmek için mükemmel bir yer. Göl etrafında bisiklet yolları, yürüyüş parkurları ve piknik alanları bulunuyor. Dilerseniz tekne turlarına katılıp çevredeki köyleri görebilirsiniz. Kano, yelkenli ya da pedal botla göl keyfini başka bir boyuta taşıyabilirsiniz. Manzaranın her saat değişmesi de burayı tekrar tekrar ziyaret edilesi kılıyor.

10. Château d’Annecy (Annecy Kalesi)
Şehre yukarıdan bakan bu kale, tarih ve manzara arayanlar için birebir. Ortaçağ’da Savoie Dükleri tarafından kullanılan yapı, zamanla müzeye dönüştürülmüş. Geniş avlusu, kuleleri ve taş duvarları sizi geçmişe götürüyor. Müze bölümlerinde tarih öncesinden günümüze uzanan koleksiyonlar yer alıyor. Kaleye ulaşmak için biraz yokuş çıkmanız gerekiyor ama manzara tüm çabayı unutturuyor. Özellikle göl manzaralı noktalarda fotoğraf çekmeden dönmeyin.
11. Basilique de la Visitation
Annecy’nin en yüksek noktalarından birinde bulunan bu bazilika, şehrin her yerinden fark edilebilecek kadar etkileyici. Neo-Romanesk mimarisiyle dikkat çeken yapı 1922 yılında tamamlanmış. İçeride, bölgenin önemli azizlerinden François de Sales ve Jeanne de Chantal’ın mezarları bulunuyor. Ziyaret ücretsiz ve içerisi oldukça sade ama etkileyici. Bahçesinden göl ve Alpler manzarası muhteşem. Sessizlik ve doğa burada adeta birleşiyor.
Annecy, bir günlüğüne bile olsa ruhu dinlendiren şehirlerden. Her köşesinde dinginlik, her adımda estetik bir uyum vardı. Eğer zamanınız varsa, gölde bir tekne turu yapmanızı ve Avrupa Bahçeleri’nde küçük bir piknik molası vermenizi mutlaka öneririz. Sessizliği, zarafeti ve doğal güzelliğiyle Annecy, keyifli bir keşfin adıydı.

Annecy Yeme İçme Önerileri
Boulangerie Pain et Copain
Annecy tren garına sadece birkaç adım mesafedeki bu şirin fırın, kruvasan ve kahveyle güne başlamak için harika bir durak. Tereyağlı, çıtır kruvasanları ve taze demlenmiş kahveleriyle yerel halkın da favorisi. Özellikle çikolatalı kruvasanı ve baget ekmekleri çok lezzetli. Hem hızlı hem de kaliteli bir sabah atıştırması için ideal. Küçük oturma alanında oturup sabah trafiğini izlemek de ayrı bir keyif.
Smash Burger
Öğle arasında hızlı ama lezzetli bir şeyler yemek isterseniz Smash Burger tam size göre. İncecik ezilmiş köftesi, eriyen peyniri ve yumuşacık ekmeğiyle klasik bir Amerikan burgerini Annecy’de bulmak güzel bir sürpriz. Sunumu da oldukça şık ve iştah açıcı. Yanında çıtır patates kızartması da servis ediliyor. Menü sade ama malzeme kalitesi oldukça yüksek.
Le Palais des Glaces
Eski Şehir’de dolaşırken canınız dondurma isterse Le Palais des Glaces’a mutlaka uğrayın. Renk renk, bol çeşitli dondurmaları hem göze hem damağa hitap ediyor. Özellikle lavanta, kestane ve dağ meyveli tatları çok beğeniliyor. Külahınızı alıp kanal kenarında yürümek adeta bir Annecy klasiği.
Café Brunet
Öğle saatlerinde kısa bir kahve molası vermek isterseniz, Annecy’nin en eski ve en sevilen kafelerinden biri olan Café Brunet’e uğrayabilirsiniz. Tarihi atmosferi ve özenle hazırlanan kahveleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Burada sadece kahve değil, hafif tatlı ve atıştırmalıklar da sunuluyor. Kafede otururken etrafın hareketliliğini izlemek ve Annecy’nin günlük ritmine karışmak çok keyifli.
Tête de Cochon
Akşam yemeği için rustik ve özgün bir Fransız deneyimi arıyorsanız Tête de Cochon doğru adres. Adından da anlaşılacağı gibi et ağırlıklı bir menüsü var; geleneksel Savoy yemekleri burada ön planda. İç mekân taş duvarlı, sıcak ve samimi bir atmosfere sahip. Yerel şarap eşliğinde güzel bir akşam geçirmek için oldukça keyifli bir tercih.




