
Seyahat Yazarı Kamil Biroğlu
Fransa’nın güneyinde, Akdeniz’in göz alıcı kıyılarında parlayan bir mücevher gibi duran Cannes, sadece lüksün ve ihtişamın değil, aynı zamanda tarihin ve kültürün de buluştuğu eşsiz bir şehir. Her yıl düzenlenen Cannes Film Festivali sayesinde dünya sahnesinde yerini alsa da, bu şehir sadece kırmızı halıdan ibaret değil. Sahil boyunca uzanan La Croisette Bulvarı, palmiyelerle çevrili yürüyüş yolları, dünyaca ünlü otelleri ve masmavi deniz manzarasıyla şehrin kalbinin attığı yer. Bir yanda ışıltılı vitrinler, diğer yanda güneşlenen insanlar ve zarif kafelerde kahvesini yudumlayan Cannes sakinleri… Bu eşsiz kontrast, Cannes’a gelen herkese özel bir deneyim sunuyor.
Ama Cannes’ın ruhunu tam anlamıyla hissetmek istiyorsanız, modern yüzünün ötesine geçip Le Suquet’in dar sokaklarında kaybolmalısınız. Cannes’ın ilk yerleşim yeri olan bu tarihi mahalle, taş evleri, renkli çiçeklerle bezeli balkonları ve yokuş yukarı çıkan yollarıyla sizi adeta Orta Çağ’a götürüyor. Tepede yer alan Notre-Dame-d’Espérance Kilisesi ve Musée de la Castre’den şehre baktığınızda, geçmişle bugünün nasıl iç içe geçtiğini göreceksiniz. İster tarihle ilgilenin, ister güneş ve denizle; Cannes sizi her haliyle etkileyecek bir şehir.
Hazırsanız, bugün kırmızı halının ışıkları altında başrolde biz olalım ve bu büyüleyici şehri adım adım keşfe çıkalım.
1. Rue d’Antibes
Rue d’Antibes, Cannes’ın en canlı ve şık alışveriş caddelerinden biri. La Croisette’e paralel uzanan bu cadde, lüks markaların mağazalarından sevimli butiklere kadar her şeyi sunuyor. Yol boyunca sıralanan kafe ve pastanelerde bir kahve molası verip sokakların hareketliliğini izlemek keyifli bir deneyim. Özellikle vitrinleri gezmekten hoşlananlar için adeta bir vitrin cenneti. Alışveriş yapmasanız bile burada yürüyüş yapmak, Fransız Rivierası’nın zarif havasını solumak için harika bir seçenek.
2. Palais des Festivals et des Congrès
Cannes denince akla gelen ilk yerlerden biri şüphesiz ki Palais des Festivals et des Congrès. Cannes Film Festivali’nin ev sahibi olan bu ihtişamlı yapı, sinema dünyasının yıldızlarını kırmızı halıda ağırlıyor. Her yıl mayıs ayında sinemanın dev isimleri burada Altın Palmiye için yarışıyor. Türkiye’den de “Yol” ve “Kış Uykusu” filmleriyle kazanılan ödüller, bizler için ayrı bir gurur kaynağı. Merve Dizdar’ın aldığı en iyi kadın oyuncu ödülü ise unutulmazlar arasında. Festival zamanı olmasa da bina önünde fotoğraf çektirmek ve atmosferi solumak çok özel bir deneyim.
3. Cannes Walk of Fame
Palais des Festivals’in hemen önünde yer alan Cannes Walk of Fame, sinema dünyasının efsanelerine adanmış özel bir yürüyüş yolu. Hollywood’daki gibi yıldızlar yerine, ünlülerin el izleri bronz plakalar üzerine işlenmiş. Leonardo DiCaprio’dan Meryl Streep’e, Tarantino’dan Sylvester Stallone’a kadar birçok ünlü ismin izi burada. Bu izler sadece bir el izi değil, sinema tarihine atılmış imzalar gibi. Kaldırımlarda gezinirken bir anda favori oyuncunuzun el iziyle karşılaşabilirsiniz.
4. La Croisette
Palmiye ağaçlarıyla süslenmiş bu sahil yolu, bir yanda Akdeniz’in masmavi manzarasını, diğer yanda ise lüks otelleri ve mağazalarıyla göz dolduruyor. Cannes Film Festivali’nin simgesi haline gelen Palais des Festivals de burada yer alıyor. Gündüzleri yürüyüş yapanlar, bisiklete binenler ve plaj keyfi yapanlarla dolu olan bu bulvar, akşam saatlerinde ise bambaşka bir havaya bürünüyor. Gün batımıyla birlikte romantik bir manzara sunarken, gece ışıklarla süslenen atmosferiyle oldukça etkileyici. Sahil boyunca yer alan restoranlar ve barlar da gecenizi keyifli bir şekilde tamamlayabilir.
5. Statue de Lord Brougham
Bugünkü Cannes’ın oluşumunda büyük rol oynayan Lord Brougham, bu şehir için çok özel bir isim. 1834’te veba salgını nedeniyle burada kalmak zorunda kalmış ve şehre âşık olmuş. Ardından bir villa yaptırarak burada yaşamaya başlamış ve Cannes’ın kaderi değişmiş. Onun sayesinde Cannes, İngiliz aristokratları başta olmak üzere Avrupa’nın zengin kesimi tarafından keşfedilmiş. Şehir, bu katkıyı unutmamış ve ona Allées de la Liberté meydanında bir heykel dikmiş. Heykelin yanından geçerken bu zarif şehrin geçmişine kısa bir selam vermeyi unutmayın.
6. Marché Forville
Cannes’ın en otantik pazarlarından biri olan Marché Forville, sabah saatlerinde cıvıl cıvıl bir atmosfere sahip. Taze sebzeler, meyveler, peynirler ve enfes Akdeniz otlarıyla dolu bu pazar, tam bir lezzet şöleni sunuyor. Akdeniz mutfağının tüm renklerini burada bulabilirsiniz. Ayrıca pazarın hemen yanında birkaç yerel kafe ve bistro bulunuyor; alışveriş sonrası kısa bir kahve molası verebilirsiniz. Pazartesi hariç her gün açık, sabahları erken saatlerinde gitmenizi tavsiye ediyoruz çünkü öğleden sonra kapanıyor.
7. Mairie de Cannes
Cannes Belediye Binası, sadece bir yönetim merkezi değil, aynı zamanda şehrin zarafetini yansıtan bir mimari eser. 1876-1877 yıllarında inşa edilen yapı, neoklasik tarzıyla oldukça dikkat çekici. Sütunları, işlemeli cepheleri ve geniş merdivenleri ile etkileyici bir görünüm sunuyor. Binada belediye başkanlığı ve çeşitli resmi ofisler bulunuyor. Ayrıca zaman zaman kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.
8. Les Murs Peints
Cannes’ın sokakları, sadece film festivaliyle değil aynı zamanda dev mural sanatlarıyla da dikkat çekiyor. Les Murs Peints yani Boyalı Duvarlar, şehrin farklı noktalarında karşınıza çıkıyor. Charlie Chaplin, Marilyn Monroe, Alain Delon gibi isimlerin resimleri dev binaların cephelerini süslüyor. 1990’lardan beri devam eden bu proje, şehri adeta bir açık hava sinema müzesine dönüştürüyor. Her duvar resmi Cannes’ın sinemaya olan tutkusunun bir yansıması. Gezerken bu sanat eserlerini keşfetmek gerçekten keyifli. Özellikle Saint-Pierre Rıhtımı üzerinde, otobüs duraklarının önünde yer alan Cinema Cannes muralını kesinlikle görmelisiniz.
9. Cannes Limanı ve Sahil Şeridi
Cannes Limanı, lüks yatlar ve balıkçı teknelerinin buluştuğu, şehrin en hareketli noktalarından biri. Sahil boyunca yürüyüş yaparken denizin kokusu ve güneşin sıcaklığı size eşlik eder. Sabah saatlerinde huzur, akşam saatlerinde ise renkli bir manzara sunar. Limanın çevresindeki restoran ve kafeler, deniz manzarası eşliğinde keyifli bir mola için birebir. Özellikle gün batımında burada oturup manzarayı izlemek oldukça romantik.

10. Le Suquet
Le Suquet, Cannes’ın en eski mahallesi ve şehirdeki tarih kokan noktalardan biri. Taş sokaklar, rengarenk balkonlar, küçük restoranlar ve şirin butiklerle dolu. Bu bölge aslında eski bir balıkçı köyüymüş ve zamanla korunarak bugünkü haline gelmiş. Rue Saint-Antoine gibi sokaklarda yürürken kendinizi Orta Çağ’a dönmüş gibi hissedebilirsiniz. Yokuş yukarı çıktığınızda hem tarih hem de eşsiz bir manzara sizi bekliyor. Özellikle kilise ve müze ziyaretleri ile geziniz tamamlanıyor.
11. Musée de la Castre
Le Suquet’nin zirvesindeki Musée de la Castre, hem tarihi bir kale hem de etkileyici bir müze. İçinde dünya kültürlerine ait koleksiyonlar, etnografik eserler ve arkeolojik buluntular sergileniyor. Binanın geçmişi bir manastıra kadar uzanıyor, sonra kaleye dönüştürülmüş. En dikkat çekici kısmı ise kuleye çıkmak! Merdivenleri biraz zahmetli ama çıktığınızda Cannes’ın ve Akdeniz’in büyüleyici manzarası tüm yorgunluğunuzu unutturuyor. Fotoğraf severler için kaçırılmayacak bir nokta.

12. Église Notre-Dame-d’Éspérance
Le Suquet’deki bu etkileyici kilise, 1500’lü yıllarda inşa edilmiş ve Gotik-Rönesans tarzını taşıyor. Dışarıdan sade görünse de içi oldukça etkileyici detaylarla dolu. İçeride 16. yüzyıla ait Meryem Ana heykeli ve Pavia orgu dikkat çekiyor. Yaz aylarında düzenlenen müzik festivali ile taş duvarların arasına yankılanan melodiler atmosferi daha da büyüleyici hale getiriyor. Kilisenin hemen yanındaki merdivenler, sizi kolayca limana indiriyor. Yürüyüşle gezip sonrasında kısa bir yoldan sahile inmek için bu rota oldukça ideal.
Cannes’da geçen bu dolu dolu günün ardından, sinemayla iç içe geçmiş sokakları, sahil boyunca uzanan zarafeti ve küçük sürprizlerle dolu köşeleriyle bu şehir hafızamızda yer etti.
Ne kadar kısa kalırsanız kalın, Cannes kendini mutlaka hissettiriyor.
Buraya kadar gelmişken, kırmızı halıda yürümeden, Walk of Fame’de en sevdiğiniz oyuncunun el izini bulup fotoğraf çekmeden, duvarlardaki sinema yıldızlarını keşfetmeden ve Le Suquet’e tırmanıp şehri tepeden izlemeden dönmeyin.
Cannes Yeme İçme Önerileri
La Piazza
La Piazza, İtalyan lezzetlerini sevenler için küçük ama samimi bir cennet. Taze ve kaliteli malzemelerle hazırlanan pizzaları, gerçek Napoli usulü tadıyla öne çıkıyor. Rahat atmosferi ve güler yüzlü servisi, burayı hem öğle hem de akşam yemekleri için ideal kılıyor. Cannes’da İtalyan mutfağının en güzel örneklerini burada deneyimleyebilirsiniz.
Itinéraire Café
Şık, sade ve modern tasarımıyla öne çıkan bu mekân, özellikle üçüncü nesil kahve tutkunlarına hitap ediyor. Baristaların özenle hazırladığı filtre kahveler, cold brew ve espresso bazlı içecekler kahve severler için gerçek bir ziyafet sunuyor. Tatlı menüsünde ev yapımı kekler ve hafif atıştırmalıklar da kahvenize eşlik ediyor.
Papilla
Cannes’da gerçek el yapımı dondurma deneyimi için Papilla’yı mutlaka ziyaret edin. Vanilya, çarkıfelek meyvesi ve fıstık gibi farklı tatlarıyla her damak zevkine hitap ediyor. Taptaze malzemelerle hazırlanan dondurmaları ve çıtır waffle’ları, şehrin en sevilen tatları arasında. Sıcakta ferahlamak ya da tatlı bir mola vermek isteyenler için ideal bir durak.
Jojo’s Dough
Jojo’s Dough, taze ve lezzetli kurabiyeleriyle tatlı krizlerinizi keyfe dönüştürüyor. Sade ama dolu dolu tatları, her ısırıkta sizi mutlu edecek kadar özgün ve kaliteli. Özellikle ev yapımı kurabiye hamuru ve çeşit çeşit seçenekleriyle tatlı severlerin favorisi. Kurabiyelerin yanında kahve ile enfes bir ikili yakalamak da mümkün, özellikle gün ortasında küçük bir kaçamak arayanlar için birebir.




